Çocukluk çağında sporun profesyonel sporda olmayan başka sorunları var; anne ve babanın karar verici (kimi zaman aşırı baskıcı) rolü, çocuğun gelişmekte olan iskeletinin getirdiği sorunlar, kaliteli sağlık hizmetine ulaşımın son derece kısıtlı olması, sporda kullanılan malzeme ve zeminlerin uygunsuzluğu, koçların (genellikle zorunlu olarak) sağlık sorunlarında karar verici rolü oynamaları vs., vs...
Öncelikle şunu söylemek lazım: çocuklar minyatür yetişkinler değillerdir. Hızla büyüyen bir kas iskelet sistemleri vardır ve bu nedenle yetişkinlerde görülmeyen bazı sorunlara daha açıktırlar (örneğin spondilolisis ve osteokondrozlar). Ayrıca özellikle hızlı büyüme dönemlerinde belirginleşen koordinasyon sorunları spor sakatlıklarına yatkınlıklarını arttırır. Bu nedenle çocukluk ve erken ergenlik dönemlerinde aşırı yükleyici olmaktan kaçınıp oyunun ruhuna, kurallarına ve temel atletik becerileri geliştirmeye odaklanan bir spor/egzersiz katılımı çok daha uygundur.
Burada çocuk/ergen sporcularda diğer pek çok sorun dışında gözlemlediğim iki önemli soruna değinmek istiyorum;
- Aşırı yönlendirici ve baskıcı ebeveyn: anne babalar genellikle iyi niyetle; bazen kendilerinin ulaşamadıklarına ulaşmaları bazen daha başarılı olmaları için, çocuklarına psikolojik yükler getirecek baskılar uygulayabiliyorlar. Bundan kesinlikle kaçınmak lazım çünkü bu sandıkları gibi başarıyı getiren değil tam tersi sonuçlar doğuran bir tutum. Çocuk yaptığı spordan uzaklaşabiliyor ya da yaşamının diğer alanları ve dönemlerinde sorunlar ortaya çıkabiliyor. Anne babalar eğer ebeveynlik ile koçluk ayrımını yapamayacakları şüphesi taşıyorlarsa asla çocuklarının antrenörlüğüne soyunmamalı.
- Koçlar genellikle çocukluk çağı sporlarındaki yetersiz organizasyon, sağlık ve destek personeli eksikliği nedeniyle sağlık sorunları da dahil tek karar verici gibi davranıyorlar. Bu özellikle sağlık sorunlarında erken tanı ve tedaviyi güçleştiren bir durum. Ayrıca başarılı olma baskısı altındaki antrenörlerin bazen yanlış kararlar verdiği de oluyor.
Sorunun büyüklüğünü bazı sayılarla ortaya koymak gerekirse (maalesef rakamlar bizden değil A.B.D.'den):
- A.B.D.'de her gün 8000 çocuk sporla ilişkili yaralanmalarla acil servislere başvuruyor,
- Lise çağı sporcuları yılda 2 milyon civarında sakatlık yaşıyor ve 500.000 doktor ziyaretinde buluyorlar,
- Lise çağı sporcuları üniversite çağı sporcularına göre Amerikan Futbolunda 3 kat daha fazla sakatlanma riski taşıyorlar,
- Kız basketbol oyuncuları erkeklere göre 240% daha fazla kafa travması ile karşılaşıyorlar.
- Organize spordaki sakatlıkların 62%'i antrenman sırasında ortaya çıkıyor.
- Liselerin ancak 42%'inde sporcu sakatlıkları konusunda erişilebilir bir hizmet veriliyor ve 47%inde yeterli sağlık personeli (hemşire) bulunmuyor.
- A.B.D'de 2009'da 48 çocuk ya da genç spora bağlı olarak hayatını kaybetmiş. Bunların yarısı kalp krizi nedeniyle olmuş.
Peki ne yapmalıyız?;
- Çocukluk çağında spora katılım öncesi sağlık muayenelerini çok daha ciddiye alarak yapmalı ve en kısa sürede bunu sağlam bir yasal bir zemine oturtmalıyız.
- Kullanılan malzeme ve spor yapılan zeminlerin çocuklara uygunluğu ile ilgili kesin düzenleme ve kriterler getirilmeli,
- Müsabakalar başta olmak üzere her kademede yeterli sağlık personeli desteği için gerekli düzenlemeler yapılması ve kaynak ayrılması için özellikle anne babalar tarafından yetkililere baskı yapılmalı,
- Çocukluk çağı sakatlıkları ile ilgili bilimsel araştırmalar desteklenmeli ve bunun için kaynak ayrılmalı,
- Antrenörler başta olmak üzere anne-baba ve sporcular sakatlıkların önlenmesi ve tedavisi konusunda eğitilmeli, özellikle 'ağrı ile oynamak' gibi çok yaygın bir hatayı engellemek için elimizden geleni yapmalıyız.
Spora aktif katılımın çocuğun zihinsel ve ruhsal gelişiminde büyük yararları var, bu yararları en yükseğe çıkarmak ve hoş olmayan sürprizlerle karşılaşmamak için en büyük rol anne babalara düşüyor sanıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder